Arama Sonuçları
"" için 27 öge bulundu
- Göz Tansiyonu (Glokom) Nedir? Sebepleri, Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri
Göz tansiyonu, tıbbi adıyla glokom, göz içi basıncının artmasıyla oluşan, tedavi edilmezse kalıcı görme kaybına yol açabilen bir göz hastalığıdır. Göz sağlığı açısından önemli bir tehdit oluşturan glokom, erken teşhis ve düzenli tedavi ile kontrol altına alınabilir. Göz Tansiyonu (Glokom) Nedir ve Nasıl Oluşur? Göz tansiyonu, göz içindeki sıvıların dengelenememesi nedeniyle ortaya çıkar. Göz içi basıncı normalden yüksek seviyelere ulaştığında, göz sinirlerine zarar verir ve bu durum, görme kaybına yol açabilir. Göz içi basıncının düzenlenememesi sonucu sinirler zarar gördükçe görme alanında daralma başlar. Glokom Kimlerde Görülür? Glokom her yaş grubunda görülebilirken, 40 yaş üstü bireyler, ailede glokom geçmişi olanlar, şeker hastaları, yüksek miyop olanlar ve kortizonlu ilaç kullananlar daha yüksek risk altındadır. Düzenli göz kontrolleri ile risk faktörleri olan kişilerin glokom gelişimi yakından takip edilmelidir. Göz Tansiyonunun Sebepleri Nelerdir? Glokoma yol açabilecek bazı ana faktörler şunlardır: Genetik yatkınlık: Ailede glokom geçmişi olan kişilerde risk daha yüksektir. Göz içi sıvı dengesi bozukluğu: Göz içindeki sıvının boşalamaması basınca neden olur. Yaşlanma: Yaş ilerledikçe göz sıvısının dengesi bozulabilir. Diğer sağlık sorunları: Diyabet, hipertansiyon gibi hastalıklar glokoma yatkınlığı artırır. Göz Tansiyonu (Glokom) Belirtileri Nelerdir? Göz tansiyonunun belirtileri başlangıçta fark edilmeyebilir. Ancak ilerleyen dönemde aşağıdaki belirtiler görülebilir: Görme alanında daralma Gece ışıklarda hale görme Göz ağrısı Baş ağrısı Görmede bulanıklık Göz Tansiyonu (Glokom) Tedavi Yöntemleri Glokom tedavisinde erken teşhis çok önemlidir. Tedavi seçenekleri şunlardır: Göz damlası tedavisi : Göz içi basıncını azaltmaya yönelik damlalar kullanılır. Lazer tedavisi : Göz sıvısının drenajını artırmak için uygulanır. Cerrahi müdahale : Göz içi basıncını kontrol altına almak için gözde yeni bir drenaj kanalı açılabilir. Göz Tansiyonundan Korunmak için Alınabilecek Önlemler Göz tansiyonunu önlemek veya erken aşamada tespit etmek için aşağıdaki adımlar izlenebilir: Düzenli göz muayenesi : Özellikle risk gruplarında düzenli kontroller önemlidir. Sağlıklı yaşam tarzı : Düzenli egzersiz yapmak, dengeli beslenmek göz sağlığını korur. Şeker ve tansiyon kontrolü : Diyabet ve hipertansiyon gibi risk faktörleri kontrol edilmelidir.
- Göz Yaşı Kanalı Tıkanıklığı Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Göz Yaşı Kanalı Tıkanıklığı Nedir? Göz yaşı kanal tıkanıklığı, gözyaşı kanallarında bir veya daha fazla bölümün daralması, kapanması veya tıkanması sonucunda ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Göz yaşı kanal tıkanıklığı genellikle iki temel nedenle ortaya çıkar. Birincisi, doğuştan gelen bir anormallik veya yapısal sorunlardır. Doğuştan gelen tıkanıklıklar, göz yaşı kanallarının normal şekilde gelişemediği durumlarda görülür. İkinci neden ise sonradan gelişen faktörlerdir. Yaşlanma, göz yaralanmaları, enfeksiyonlar, göz cerrahisi veya bazı ilaçların yan etkileri gibi faktörler, gözyaşı kanallarında tıkanıklığa sebep olabilir. Göz Yaşı Kanal Tıkanıklığı Belirtileri Nelerdir? Gözyaşı kanal tıkanıklığının en yaygın belirtisi, gözlerde sürekli sulanma ve yaşarma hissidir. Gözyaşının normal bir şekilde burun boşluğuna ulaşamaması nedeniyle gözlerde sürekli olarak yaş birikmesi ve taşması ortaya çıkar. Ayrıca gözlerde kızarıklık, şişlik, irritasyon veya yanma gibi belirtilerde gözlenebilir. Bazı insanlar göz kapaklarının kenarında kabuklanma yaşayabilir. Göz enfeksiyonlarına yatkınlık da gözyaşı kanal tıkanıklığının bir belirtisi olabilir. Bu belirtiler gözyaşı kanal tıkanıklığının şiddeti ve süresiyle doğru orantılı olarak artıp bireyin günlük yaşam aktivitelerini ve görme kalitesini olumsuz etkileyebilir. Eğer göz yaşı kanal tıkanıklığı şüphesi varsa ihmal etmeden uzman bir göz doktoruna başvurulmalıdır. Göz Yaşı Kanal Tıkanıklığı Tedavi Yöntemleri Nelerdir? Göz yaşı kanal tıkanıklığı çeşitli yöntemlerle tedavi edilebilir. Tedavi seçenekleri tıkanıklığın şiddetine, yerine ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak değişiklik gösterir. Hafif veya geçici tıkanıklıklarda genellikle semptomları hafifletmek için evde uygulanabilir, masaj, ılık kompres uygulamaları ve gözleri temiz tutmak gibi yöntemler önerilir. Bu masaj, gözyaşı kanalının açılmasını teşvik etmek için uzman göz doktoru tarafından öğretilen özel bir tekniktir. Bunun yanı sıra, doktorlar bazen kortikosteroid göz damlaları veya antibiyotik göz damlaları gibi ilaçlarında kullanılmasını da uygun görebilir. Bu ilaçlar, iltihabı azaltır veya enfeksiyonu kontrol altına alır. Masaj, ılık kompres ve damla tedavileri semptomları hafifletmek için yeterli olmazsa, tıkanıklık kalıcıysa veya tekrar etme eğilimi gösteriyorsa cerrahi müdahale gerekebilir. Göz yaşı kanal tıkanıklığının açılması amacıyla yapılan cerrahi prosedürler arasında sondaj uygulaması, stent yerleştirme veya drenaj ameliyatı bulunur. Bu prosedürler, tıkanıklığı giderip, kanalı açık tutarak göz yaşının doğru bir şekilde drene olmasını sağlamak için uygulanmaktadır.
- Keratit Nedir? Keratit Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Keratit Nedir? Keratit, korneanın iltihaplanması sonucu ortaya çıkan bir göz rahatsızlığıdır. Kornea, gözün ön kısmında yer alan şeffaf doku tabakasıdır ve göze gelen ışığın kırılması görevini üstlenir. Keratit; virüs, mantar, bakteri kaynaklı olabileceği gibi kontak lenslerin doğru kullanılmaması ve göze yabancı cisim batması gibi sebeplerden de meydana gelebilir. Keratit, erken teşhis edilip uygun tedavi ile kontrol altına alınabilen bir hastalıktır ancak fark edilmez ve ihmal edilirse kalıcı görme kaybına sebep olabilir. Keratit Neden Olur? Keratit gözde incinmeler ve yaralanmalar,virüsler,bakteriler,mantarlar ve güneş ışığına aşırı maruz kalmak gibi sebeplerden ötürü olur. -Gözde İncinmeler ve Yaralanmalar: Herhangi bir nesnenin korneayı çizmesi veya yaralaması durumunda bulaşıcı olmayan keratit ortaya çıkabilir. Oluşan yara, virüs ve mantar gibi mikroorganizmaların korneaya bulaşmasına sebebiyet vererek enfeksiyona bağlı keratite çevirebilir. -Virüsler: Herpes virüsü (HSV), Zona virüsü gibi virüsler enfeksiyona bağlı keratite sebep olabilir. -Bakteriler: Bakteriler keratitin en yaygın sebeplerinden biridir. Özellikle Staphylococcus aureus, Streptococcus pneumoniae ve Pseudomonas aeruginosa gibi bakterilerden kaynaklanan enfeksiyonlar keratite en çok sebebiyet veren enfeksiyonlardandır. -Mantarlar: Aspergillus ve Fusarium gibi mantar türleri keratit vakalarına sebebiyet veren enfeksiyonlara yol açabilmektedir. -Güneş Işığına Aşırı Maruz Kalma: Gözlerin, uzun süreli ve korunmasız olarak güneş ışığına ve dolayısıyla ultraviyole (morötesi) ışınlarına maruz kalması keratit riskini artırabilen bir faktördür. Keratit Belirtileri Nelerdir? Keratitin belirtileri kişiden kişiye ve enfeksiyonun türüne bağlı olarak değişebilir. Genellikle keratitli kişilerde; gözde ağrı, kızarıklık, sulanma, yanma veya batma hissi, bulanık görme, ışığa hassasiyet, gözde yabancı cisim hissi, göz kapaklarında şişlik veya hassasiyet, gözü açamama, gözde akıntı gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Ayrıca bazı vakalarda, enfeksiyonun yayılması ve ilerlemesi sebebiyle kornea ülseri gelişebilir. Diğer belirtilere ise korneada perforasyon ve skarlaşma örnek gösterilebilir. Keratit belirtileri zamanla kötüleşebilir, bu yüzden herhangi bir belirti fark edildiğinde ihmal etmeden göz doktoruna başvurulmalıdır. Erken teşhis ve tedavi, keratitin ilerlemesini önlemek ve komplikasyonları azaltmak açısından oldukça önemlidir. Keratit Tedavisi Nasıl Olur? Keratit tedavisi, genellikle enfeksiyonun kontrol altına alınması, gözdeki iltihabın azaltılması ve korneanın iyileşmesi üzerine odaklanan bir planlama gerektirir. Tedavi genellikle ilaçlar, göz damlaları ve bazen cerrahi müdahaleleri içerir. Enfeksiyonun tipine ve şiddetine bağlı olarak antibiyotik veya antiviral ilaçlar reçete edilebilir. Aynı zamanda, iltihabı azaltmak ve rahatlatıcı etki sağlamak için steroid göz damlaları kullanılabilir. Bazı hastalarda, ağrının hafifletilmesi ve gözün nemli kalması için göz damlaları da tercih edilebilir. Nadir durumlarda, hastalığın kontrol altına alınamadığı ciddi vakalarda, kornea yaralarının düzeltilmesi veya hasarlı doku alanlarının onarılması için cerrahi müdahale gerekebilir. Tedavi süreci, bireysel duruma ve hastanın yanıtına bağlı olarak değişkenlik gösterir. Bu nedenle, doğru teşhis ve tedavi planının belirlenmesi için bir uzman göz doktoruna başvurmak önemlidir.
- Göz Kırma Kusurlarında Kullanılan Lazer Tedavi Yöntemleri ( Göz Çizimi) Nelerdir?
Günümüzde miyop, hipermetrop ve astigmat kırma kusurlarında kullanılan pek çok lazer yöntemi ( göz çizimi ) bulunmaktadır. Bütün yöntemlerdeki amaç, kişiyi gözlükten kurtarıp uzak ve yakın mesafeleri daha net görmesini sağlamaktır. Bunlardan en sık kullanılan, çoğumuzun da duyduğu yöntemler olan PRK, Lasik, iLasik, Smile, No Touch lazerden bahsedeceğiz. PRK (İlk Göz Çizimi) Lazer Yöntemi Miyop, hipermetrop ve astigmat gibi kırma kusurlarının tedavisinde ilk kullanılan refraksiyon cerrahisidir. Günümüzde çok daha farklı teknolojiler, farklı yöntemler olsa da bazı durumlarda hâlâ kullanılmaya devam edilen yöntemlerden biridir. PRK lazer, kornea kalınlığı Lasik tedavisi için uygun olmayan kişilerde daha çok tercih edilir. Bu yöntemde, korneanın en üstündeki epitel doku sıyrılarak alttaki dokuya lazer uygulaması yapılır. Sıyrılan epitel doku, daha sonra tekrar korneanın üzerine örtülür. Oldukça kısa süren lazer uygulamasından sonra ortalama 1-2 gün ağrı, yanma, batma gibi şikayetler görülebilir. Başlarda görme düzeyi bulanık olur, 3-4 haftalık bir süreçten sonra görme düzeyi normale döner. Lasik Lazer Yöntemi Lasik tedavisi ; miyop, hipermetrop ve astigmat gibi kırma kusurlarının tedavisinde en çok bilinen ve tüm dünyada yaygın bir biçimde kullanılan yöntemdir. Lasik tedavisinin uygulanabilmesi için gözde bulunan kırma kusurlarının ve göz yapısının bu yönteme uygun olması şarttır. Mikrokeratom adı verilen özel bir cihazla korneanın üzerinden ince bir tabaka (flep doku) kaldırılır, altta kalan dokuya Excimer lazer uygulanarak kornea yeniden şekillendirilir. Daha sonra flep eski yerine yerleştirilir. Lazerden sonra gözlerde birkaç saat batma, sulanma, hassasiyet gibi şikayetler görülebilir. Birkaç hafta içerisinde görme düzeyi normale dönmeye başlar. iLasik Lazer Yöntemi (Laser Assisted insitu Keratomilluesis) iLasik lazer yönteminde, kornea kesilmeden “intralase” adı verilen lazerle flep oluşturulmaktadır. Kornea flebi temassız oluşturulduğu için daha hızlı iyileşme gerçekleşir ve operasyon sonrası şikayetler daha kısa sürer. NASA, astronotlarının ve ABD ordusu, savaş pilotlarının iLasik olmalarına onay vermektedir. Bu da bizlere iLasik yönteminin son derece güvenli ve görme kalitesini önemli ölçüde artırdığını göstermektedir. iLasik sonuçları, öngörülebilirliği ve hasta memnuniyeti oldukça yüksek bir yöntemdir. Smile Lazer En son geliştirilen lazer teknolojisi olan Smile lazer ; kırma kusurlarından miyop ve astigmat tedavisi için sıklıkla uygulanan, en güvenilir ve başarılı sonuçlar veren, bıçaksız lazer tedavi yöntemidir. Smile lazer yönteminde, Lasik yöntemindeki gibi flep adı verilen kornea tabakası kaldırılmaz. Bu sayede flep doku kaynaklı komplikasyonlar da beklenmez. Özellikle basınca ve darbeye maruz kalma riski olan ve ince korneaya sahip hastalar için oldukça uygundur. Lazer yöntemleri arasında en küçük kesili yöntem olduğu için daha az kornea siniri etkilenir ve göz kuruluğu ihtimali düşüktür. Bu gibi nedenler, Smile lazer yöntemini daha risksiz ve güvenli bir lazer yöntemi haline getirmektedir. İşlemden 3-4 gün sonra görme düzeyi normale dönmeye başlar. No Touch Lazer No Touch (Trans PRK) lazer ; göz yapısı uygun kişilerde miyop, hipermetrop ve astigmat kırma kusurlarının tedavisinde kullanılan lazer tedavi yöntemlerinden biridir. Bu tedavide göze dokunulmaz, herhangi bir cihaz teması olmaz. Lazer cihazından çıkan ışınlarla göze doğrudan tedavi yapılır. Retinasında yırtık olan ve yırtığa meyilli hastalara da uygulanabilen bir yöntemdir. İşlem sonrası ortalama 2 gün gözlerde yanma, batma gibi şikayetler olabilir. 1-2 ay içerisinde görme düzeyi normale döner. Göz lazer tedavi yöntemlerinden hangisinin sizin için en iyi yöntem olduğuna kapsamlı bir göz muayenesi yapılarak; göz yapısı, hangi göz kusuruna sahip olduğunuz, bu kusurların derecesi, başka sağlık problemlerinizin olup olmadığı, yaş faktörü gibi kriterler değerlendirilerek göz doktoru nuz tarafından karar verilir.
- Presbiyopi Nedir? Presbiyopi ve Hipermetrop Arasındaki Farklar Nelerdir?
Yakını görmede güçlük çekme hayat kalitesini ciddi derecede etkileyen bir sorundur. Kişiler; gazete veya kitap okumak, el işi yapmak, dikiş dikmek, telefon ve bilgisayara bakmak gibi yakın mesafe aktivitelerini sağlıklı bir görmeyle gerçekleştiremez. Yakını görememe problemleri presbiyopi ve hipermetrop olarak karşımıza çıkmaktadır fakat çoğu zaman bu iki kavram birbiriyle karıştırılmaktadır. Presbiyopi Nedir? Yaşlanmayla birlikte göz yapısı da etkilenir ve işlevselliğinde sorunlar başlar. Presbiyopi, göz içinde bulunan doğal lensin yaş ilerledikçe esnekliğini kaybetmesi sonucu odaklanma gücünün azalmasıdır. Genellikle kırklı yaşlarda ortaya çıkmaya başlar. Lenslerin esnekliğini kaybetmesine neyin sebep olduğu tam olarak kanıtlanamamış olsa da araştırmalar, bu durumun tamamen fizyolojik yaşlanma kaynaklı olduğunu göstermektedir. Herhangi bir göz hastalığı olsun veya olmasın, yaşlanmanın doğal bir sonucu olarak herkeste görülme olasılığı olan bir problemdir. Hipermetrop Nedir? Hipermetrop , miyop ve astigmat gibi gözün kırma kusurlarındandır. Göz küresinin normalden kısa olması veya korneanın daha az kavisli olması nedeniyle meydana gelir. Göze gelen ışınların doğru bir şekilde kırılmaması sonucu görüntü retinanın tam üzerine düşmez ve arkaya odaklanır. Bu durum görüntünün bulanıklaşmasına sebep olur ve kişiler yakını görmekte zorluk yaşamaya başlar. Yaş ilerledikçe odaklanma sorunu giderek artar ve yakın görüşle birlikte uzak görüş de azalmaya başlar. Kısaca hipermetrop, presbiyopi gibi göz içi lensten kaynaklanan bir durum değildir. Özetle hipermetrop nedir sorusunun cevabı olarak, göz küresinin normalden kısa olması veya korneanın daha az kavisli olması nedeniyle meydana gelmesi olarak verilebilir. Presbiyopi ve Hipermetrop Arasındaki Farklar Nelerdir? Presbiyopi ve hipermetropun karıştırılmasının en büyük nedeni bu iki göz probleminin de yakını net görememeye sebep olmasıdır. Her iki durum da yakını görememekle ilgili olsa da aralarında birtakım farklılıklar bulunur. Presbiyopi, fizyolojik yaşlanmadan dolayı görülen bir problemdir. Hipermetrop ise çoğunlukla doğuştan ya da genetik faktörler sebebiyle görülür. Presbiyopide göz içi lens, esnekliğini yitirmesi sonucu şekil değiştiremez ve yalnızca yakın görüş bozukluğu yaratır, uzak mesafede herhangi bir görme zayıflığına sebep olmaz; ancak hipermetropta yakını görememe söz konusuyken zamanla uzak görüş de bulanıklaşmaya başlar. Presbiyopi, kırklı yaşlardan sonra yaşlanmayla doğru orantılı görülen bir görüş bozukluğu olduğu için çok genç yaşlarda görülmez; ancak hipermetrop genç yaşlarda, hatta bebeklikten ya da çocukluktan itibaren görülebilir. Presbiyopi ve Hipermetrop Nasıl Tedavi Edilir? Presbiyopi ve hipermetrop tedavisinde en sık başvurulan ve en basit yöntem gözlük kullanımıdır. Kişilerde gözlük kullanımı ile yakın görüş düzeltilebilir. Presbiyopide yakını görmek için halk arasında okuma gözlüğü olarak da bilinen gözlükler verilir; ancak gözlük kullanımı ne presbiyopide ne de hipermetropta göz numaralarının ilerlemesine ya da gerilemesine herhangi bir etki etmez. Presbiyopi ve hipermetrop tedavisinde lazer ve göz içi lens uygulamaları da yapılmaktadır. Özellikle gözlük kullanımına uyum sağlayamayan veya uzun seneler gözlük kullanmaktan sıkılan kişilerin tercih ettiği yöntemlerdir. Lazer veya göz içi lens operasyonunun kişiler için uygun olup olmadığına kapsamlı bir göz muayenesi yapılarak; göz yapısı, hangi göz kusuruna sahip olunduğu, bu kusurların derecesi, başka sağlık problemlerinin olup olmadığı, yaş faktörü gibi kriterler değerlendirilerek göz doktoru tarafından karar verilir.
- Göz Tembelliği (Ambliyopi) Nedir? Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Göz tembelliği veya tıptaki adıyla ambliyopi, anatomik olarak gözle görülür herhangi bir sorun olmamasına rağmen görme keskinliğindeki belirgin düşüklük ile karakterize bir durumdur. Gözdeki yapılar ve reseptörler doğumdan sonraki ilk birkaç haftada beyindeki sinirlerle beraber gelişmeye başlar. Bu gelişim süreci ilk birkaç yıl boyunca devam eder. Görme kapasitesinin gelişmesi de bu sürece bağlıdır. Eğer erken çocukluk döneminde görmeyi engelleyen bir sorun oluşursa göz tembelliği meydana gelir. Göz Tembelliği Nedir? Öncelikle ‘’Göz tembelliği nedir?’’ sorusunu yanıtlamak gerekir. Görmenin gerçekleşmesi için beyin ve göz koordineli bir şekilde çalışmalıdır. Normalde dışarıdan gelen görüntü retinaya düşer. Bu görüntü, beyindeki görme merkezine iletilir. Herhangi bir problem sebebiyle zayıf olan göz diğerine göre daha az uyaran alır ve beyin daha iyi gören gözden gelen sinyallere odaklanırken az gören gözden gelen sinyalleri ihmal etmeye başlar. Bunun sonucunda görme merkezi yeterince gelişemez ve göz tembelliği meydana gelir. Genellikle tek gözde görülür ancak her iki gözde de ortaya çıkabilmektedir. Göz Tembelliği Neden Olur? Göz tembelliği erken çocukluk döneminde başlar. Göz tembelliğinin birçok nedeni bulunmaktadır. Bu rahatsızlığın en yaygın sebebi anizometropi yani iki göz arasındaki kırma kusuru farkıdır. Neden olan sorunlar fark edilmez ve tedavi edilmezse göz tembelliği meydana gelebilir. Göz tembelliğine yol açan en önemli durumlar şunlardır: Şaşılık: Göz tembelliğinin en sık rastlanan nedenlerindendir. Genellikle gözler paralel olarak hareket eder ancak tek gözde kayma, şaşılık olduğu zaman gözler aynı hizada olmaz. Çift görme olmaması için beyin kayan gözden gelen görüntüyü algılamaz. Böylece şaşılık olan göz, gelişimini tamamlayamaz ve göz tembelliği oluşur. Kırma (refraksiyon) kusurları: Bir gözde var olan miyop (uzağı görememe), hipermetrop (yakını görememe) veya astigmat gibi kırma kusurlarının diğer göze oranla daha yüksek dereceli olması göz tembelliğine neden olur. Normalde bu kusurlar gözlük veya kontakt lens kullanımıyla kontrol altına alınabilir ancak tedavide geç kalınırsa beyin, görüş bozukluğu yüksek olan gözden gelen sinyalleri doğru bir şekilde algılamaz ve bir süre sonra yok saymaya başlar. Katarakt: Gözün saydam dokusunda bulanıklığa yol açan doğumsal katarakt göz tembelliğine sebep olabilmektedir. Çok hızlı bir şekilde göz tembelliğine neden olan bu durum vakit kaybetmeden tedavi edilmelidir. Göz tembelliğine sebep olan diğer durumlardan bazıları şunlardır: Göz kapağında düşüklük (pitozis) Kornea opasitesi Göz içi kanamaları Ailede göz tembelliği varlığı Göz Tembelliği Belirtileri Nelerdir? Göz tembelliği, her zaman dışarıdan gözlemlenebilen belirtilere sebep olmayabilir. Özellikle tek göz etkilenmişse diğer göz iyi gördüğü için görme azlığına dair herhangi bir şikâyet olmayabilir. Göz tembelliği, gelişim çağında meydana geldiği için çocukların kendi kendine fark etmesi mümkün değildir. Bu sebeple ebeveynlerin oldukça iyi gözlem yapması ve düzenli muayene gerekmektedir. Göz tembelliğinin en sık gözlemlenen belirtileri aşağıdaki gibidir: Nesnelerin bulundukları mesafeyi tanımlamada zorluk yaşama (derinlik algısı problemi) Sık sık gözleri ovalama, kısarak bakma Tek gözü kapatarak bakma Göz ve el koordinasyonu gerektiren eylemlerde zorluk çekme Cisimlere yakından veya yan bakma Gözlerde kayma, şaşılık Gözlerde titreme (nistagmus) Bu belirtilerin bir ya da birkaçının gözlemlendiği durumlarda mutlaka göz doktoruna başvurulmalıdır. Göz tembelliği çoğu zaman ebeveynler tarafından fark edilemeyebilir. Çoğu aile, göz muayenesi sırasında uzman bir göz doktoru tarafından teşhis konulana kadar çocuklarında göz tembelliği olduğunu bilmez. Bu nedenle belirti gözlemlensin veya gözlemlenmesin doğumdan sonra düzenli olarak göz muayenesinin yapılması önerilir. Göz Tembelliği Tanısı Nasıl Konulur? Göz tembelliğinde erken tanı; uygulanacak tedavinin başarılı olması, görme kaybının yaşanmaması ve daha ciddi göz hastalıklarının önlenmesi için oldukça önemlidir. Göz tembelliği genellikle hızlı gelişen bir hastalıktır ve gözle görülür belirtiler göstermez. Bu sebeple erken teşhis edilebilmesi için düzenli göz muayeneleri yapılması gerekir. Göz tembelliği tanısı, gözlerde kayma ve şaşılık gibi gözle görülür problemlerin varlığında çok daha kolay konulur ancak bu gibi problemler olmadığı zaman teşhis etmek daha zordur. Uzman bir göz doktoru tarafından yapılacak kapsamlı bir göz muayenesi ile gözler tek tek incelenir. Her iki gözün hareket eden bir nesneyi takip edip etmediği kontrol edilir. Daha büyük çocuklarda tek göz kapatılarak görme keskinlikleri değerlendirilir. Göz tembelliği tanısı konulduktan sonra ise vakit kaybedilmeden tedaviye başlanmalıdır. Göz tembelliği tedavisi; çocuk, aile ve hekim koordinasyonu gerektiren bir tedavidir. Çok erken yaşlarda başlayan bir rahatsızlık olduğu için ne kadar erken tedaviye başlanırsa başarı şansı o kadar yüksek olacaktır. Öncelikle göz tembelliğine sebep olan hastalığı tespit edip bu hastalığı ortadan kaldırmaya yönelik bir tedavi planı oluşturulur. Herhangi bir kırma kusuru varsa doktor tarafından gözlük tedavisine başlanabilir. Şaşılık, katarakt, göz kapağı düşüklüğü (pitozis) gibi hastalıkların varlığında ise mümkün olan en kısa sürede cerrahi müdahale gerekebilir. Bir sonraki adım ise tembel olan gözün çalıştırılarak beyin ile sinirsel bağlantılarının güçlendirilmesidir. Daha zayıf olan gözü kullanmaya zorlamak gerekebilir. Kapama tekniği olarak adlandırılan yöntemle iyi gören göz, bir bandaj veya ped yardımıyla kapatılarak zayıf gören gözün daha çok çalışması sağlanır. Alınan yanıta, görme keskinliğindeki değişime göre bu yöntemin uygulama sıklığı ve süresi artırılıp azaltılabilir. Göz tembelliğinde uygulanan bir diğer tedavi yöntemi ise CAM tedavisidir. Özel bir cihaz yardımıyla hastane ortamında seanslar hâlinde yapılmaktadır. Cerrahi bir müdahale ya da ilaç kullanımı gerektirmez. CAM tekniği, kapama tekniği ile beraber uygulanan, göz kaslarını güçlendirip odaklanma yeteneğinin artırılması için kullanılan pekiştirici bir yöntemdir. Bazen çocuklar kapama tekniğine direnç gösterebilir. Bu gibi durumlarda özel göz damlaları kullanılarak iyi gören göz bulanıklaştırılır. Amaç tembel olan gözü çalışmaya zorlamaktır. Ek olarak hastanede yapılan ve bir tür fizik tedavi yöntemi olan ortoptik tedaviler uygulanabilmektedir. Halk arasında göz egzersizi olarak da bilinen bu yöntemlerle göz kaslarının güçlendirilmesi amacıyla gözü çalıştırıcı uygulamalar yapılır. Göz tembelliği bu tedavi yöntemleri ile düzeltilebilse de görme keskinliğinin korunması için çocuklar yakından takip edilmelidir. Düzenli olarak göz muayeneleri yapılmalı, doktor önerisi ile bazı dönemler kapama tekniğine devam edilmeli ve var olan göz hastalıkları ihmal edilmemelidir. Göz tembelliğinin cerrahi bir tedavisi bulunmamaktadır ve ilerleyen yaşlarda hastalığın tedavisi oldukça zor ve başarı şansı çok düşüktür. Ne kadar erken tespit edilip tedaviye başlanırsa gelecekte oluşabilecek kalıcı görme hasarlarının önüne geçmek o kadar kolaylaşacaktır. Bu sebeple bebeklerde herhangi bir problem gözlemlenmese bile doğumdan sonraki 6-9 ay içerisinde ilk göz muayenesi yaptırılmalı ve düzenli olarak tekrarlanmalıdır.
- Göz Bozuklukları Nedir? Göz Bozukluklarının Çeşitleri Nelerdir?
Göz bozukluğu olarak da bilinen kırma kusurları, net görmeyi zorlaştıran en yaygın göz problemleridir. Sağlıklı bir görüş için göze gelen ışığın kornea ve lenste kırılarak retinada doğru noktaya odaklanması gerekir; bu durumda gözde bir kırma kusuru bulunmaz. Eğer göze gelen ışık, retinada doğru noktaya odaklanamazsa kırma kusurları yani göz bozuklukları oluşur ve kişi nesneleri net göremez. Göz Bozukluklarının Sebepleri Nelerdir? Göz küresinin şeklinin bozuk olması Göz içi merceğinin normalden daha kalın veya daha ince olması Korneada şekil bozuklukları, asimetriler Göz Bozukları Çeşitleri Nelerdir? Göz bozuklukları ya da kırma kusurları, gözün anatomik yapısındaki problemlerden kaynaklanmaktadır. En yaygın görülen göz bozuklukları miyopi, hipermetropi ve astigmatizmdir. Bunlara ek olarak yaşlanmaya bağlı ortaya çıkan yakını görme bozukluğuna da presbiyopi adı verilir. Miyopi (uzağı görememe): Yakındaki nesneler net görünür ancak uzaktaki nesneler bulanıktır. Hipermetropi (yakını görememe): Başlangıçta yakındaki nesneler bulanık, uzaktakiler nettir fakat zamanla uzaktaki nesneler de bulanık görünür. Astigmatizm: Uzak, yakın ya da her iki mesafede de nesnelerin bulanık veya bozuk görünmesine neden olabilir. Presbiyopi (yaşa bağlı yakını görememe): Orta yaşlı ve yaşlı yetişkinlerde görülen göz içi lensin esnekliğini kaybetmesi sonucunda yakındaki nesneler bulanık görünür. Göz Bozukluklarının Belirtileri Nelerdir? Göz bozukluklarının en yaygın belirtisi bulanık görmedir. Bunun dışında gözlemlenen diğer belirtiler şu şekildedir: Uzaktaki veya yakındaki nesneleri net görmek için göz kapaklarını kısarak bakma veya kısmen kapatma Uzak veya yakındaki nesneleri ayırt edememe Uzun süreli odaklanma gerektiren eylemler sonucu gözlerde yorgunluk Gece görmede zorlanma İleri derecelerde çift görme Tabelalar gibi ışıklı yazılarda netlik sorunu Gözlerde kızarıklık Televizyon izlerken alt yazıları seçememe Araç kullanırken zorlanma, plakaları ve tabelaları net okuyamama Gölgeli görme Baş ve göz ağrısı Çocuklarda şaşılık Göz bozuklukları her zaman fark edilmeyebilir. Özellikle çocuklarda bu belirtileri fark etmek daha zordur ve zaman alır. Bu sebeple küçük yaşlardan itibaren düzenli göz muayenesi yaptırmak oldukça önemlidir. Göz Bozuklukları Nasıl Tedavi Edilir? Göz bozuklukları günümüzde en sık görülen görme sorunlarındandır. Aile üyelerinin birinde herhangi bir göz bozukluğu öyküsü varsa kişilerde de görülme olasılığı oldukça yüksektir. Göz bozuklukları; gözlük veya kontakt lens, lazer göz ameliyatları ve göz içi yapay mercekler ile tedavi edilebilmektedir. Gözlük veya kontakt lensler, göz bozukluklarını düzeltmenin en basit ve en güvenli yoludur ancak bazı hastalar, uzun yıllar gözlük veya kontakt lens kullanımından sıkıldığı için çeşitli lazer ya da cerrahi yöntemler talep edebilmektedir. Bu tedavi yöntemlerinden hangisinin en uygun olduğuna kapsamlı bir göz muayenesine ek olarak kişinin istekleri ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak karar verilir.
- Pitozis (Göz Kapağı Düşüklüğü) Nedir? Pitozis Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Pitozis, üst göz kapağının gözün üzerine düşmesi ile karakterize bir problemdir. Gözün bir kısmını veya bazı durumlarda tamamını kapatacak kadar düşen üst göz kapağı, görüş alanını kısıtladığı gibi estetik açıdan problemlere de sebep olmaktadır. Bu durum kişilerin hem göz sağlığını hem de sosyal yaşantısını olumsuz etkilemektedir. Pitozis Neden Olur? Pitozis, doğuştan (konjenital) veya daha sonra yetişkinlik döneminde ortaya çıkabilen bir sağlık sorunudur. Doğumsal pitozis, çoğunlukla göz kapağını kaldıran kasın yeterince gelişememesi sebebiyle meydana gelir. Doğumsal pitozis, görme alanını daralttığı için göz tembelliği gibi göz gelişimini etkileyen problemlere yol açabilir. Yetişkinlerde görülen göz kapağı düşüklüğü genellikle başka bir hastalığın varlığı, travmalar veya yaşlanmaya bağlı göz çevresindeki cilt ve kasların zayıflamasıyla ortaya çıkmaktadır. Pitozise neden olan diğer durumlar şunlardır: Levator kasının (üst göz kapağını kaldıran kas) zayıflaması veya bu kası kontrol eden sinirlerde ortaya çıkan hasar Sert kontakt lenslerin uzun süreli kullanımı Travmalar, yaralanmalar Üst göz kapaklarında oluşan tümörler Üst göz kapaklarının derisinin gevşemesi Göz ameliyatlarından sonra ortaya çıkan komplikasyonlar Botoks enjeksiyonlarından sonra ortaya çıkan komplikasyonlar Nörolojik kas hastalıkları Pitozis Belirtileri Nelerdir? Pitozisin en tipik belirtisi göz kapağının normalden daha düşük olmasıdır. Pitozis olan kişilerde en yaygın görülen belirtiler şunlardır: Göz yorgunluğu Göz ve baş ağrısı Gözleri açmak için kaşları aşırı kaldırmak Çeneyi sürekli yukarıda tutmak Çift veya şaşı görme sorunu Gözde kuruluk ve aşırı yaşarma Pitozisin göz sağlığı açısından herhangi bir probleme sebep olup olmadığını anlamak için uzman bir göz doktoruna başvurulmalıdır. Pitozis Tanısı Nasıl Konulur? Pitozis gözle görülebilir bir sağlık sorunu olduğu için kapsamlı bir muayene ile kolaylıkla tanı konulabilir. Uzman bir göz doktoru tarafından fiziki muayene ve detaylı bir tıbbi öykü ile bu soruna neden olan faktörler araştırılır. Göz kapağındaki düşüklük ölçülerek görme alanında herhangi bir azalma olup olmadığı kontrol edilir. Göz kapağı düşüklüğü tanısı konulduktan sonra hızlıca tedavi süreci başlatılır. Pitozis Nasıl Tedavi Edilir? Göz kapağının ne kadar düşük olduğu, hastaların görme alanının ne kadar engellendiği, göz kapağını kaldıran kasın gücü gibi bütün durumlar bir arada değerlendirilerek tedavi yöntemine karar verilir. Doğumsal pitozisi olan bebek ve çocukların tedavisinde öncelikli amaç görüşü düzeltmektir. Böylelikle göz tembelliği gibi gözün gelişimini bozacak problemlere yol açmadan sorunun önüne geçilebilir. Yetişkinlerde ise pitozise neden olan durum tespit edildikten sonra hasta için en doğru yönteme karar verilir. Göz kapağı düşüklüğü fazla değilse kendiliğinden geçmesi beklenebilir ancak bu süreçte düzenli kontrol ve hastalığın seyrini takip etmek oldukça önemlidir. Eğer göz kapağı düşüklüğü çok fazlaysa ve bu durum hastaların görüş alanını çok daraltıyorsa ameliyat gerekebilir. Pitozis ameliyatı, erişkin hastalarda genellikle lokal anestezi altında uygulanır ve yaklaşık 30 dakika sürer. Hastalarda özel bir durum olmadığı sürece genel anestezi ve hastanede yatış gerekmez. Pitozisin tedavisinde göz damlaları da kullanılmaktadır. Bu damlalar, göz kapağını kaldıran kaslara etki eder. Doğuştan olmayan pitozise sahip hastalarda kullanılan bu yöntem her hastaya uygun bir tedavi yöntemi olmayabilir.
- Punktum Tıkacı Nedir? Göz Kuruluğunda Punktum Tıkacı Nasıl Yerleştirilir?
Punktum veya gözyaşı kanalı, gözyaşının göz üzerinden akarak dolduğu kanallara verilen isimdir. Gözyaşı, gözün üzerinde saydam bir tabaka oluşturarak gözü dış etkenlerden korurken gözün hareketini rahatlatır. Ancak bazı kişilerde gözyaşı verimli şekilde görevini yerine getiremez ve göz kuruluğu oluşabilir. Göz kuruluğu, gözyaşı zarının sağlamlığını bozabilir, bu da kornea üzerinde hasara ve tahrişe yol açabilir. Bu durumla rda punktum tıkacı göz yaşının göz yüzeyinde bir miktar daha fazla süre kalabilmesi ve rahatlama sağlamak amacıyla uygulanır. Bu blog yazımızda “Punktum tıkacı nedir? Göz kuruluğunda punktum tıkacı uygulaması nasıl gerçekleştirilir?”, “Punktum tıkacı nasıl yerleştirilir?” gibi sorularınızın yanıtlarını bulabilirsiniz. Punktum Tıkacı Nedir? Punktum tıkaçları; genelde boyutu bir pirinç tanesinden büyük olmayan, silikondan üretilmiş tıkaçlardır. Punktum tıkacının boyutu hastaya özel olarak da değişiklik gösterebilir. Bu tıkaçlar gözyaşı kanallarına yerleştirilir ve mevcut gözyaşının göz üzerinde daha uzun süre kalmasını sağlar. Punktum tıkacı güvenli ve kolay bir tedavi yöntemidir, kullanılan tıkaçlar kolayca çıkartılabilir ve ciddi sorunlar oluşturma ihtimali oldukça düşüktür. Göz Kuruluğu ve Punktum Tıkacı Göz kuruluğu tedavisinde göz damlaları gibi farklı yöntemlerden istenilen fayda alınamadığında punktum tıkacı kullanılabilir. Gözyaşının drenajını önleyen punktum tıkaçları, gözün üzerindeki gözyaşı tabakasını ve dolayısıyla gözün nem oranını arttırır. Bu durum, belirli türde göz kuruluğu şikayetlerinde rahatlamaya yol açabilir aynı zamanda görüş kalitesini de arttırabilir. Eğer başka yöntemlerle tedavi edilemeyen bir göz kuruluğu şikayetiniz varsa punktum tıkacı; doktorunuzun başvurabileceği acısız, zahmetsiz ve kolay bir tedavi seçeneği olabilir. Punktum Tıkacı Nasıl Yerleştirilir? Punktum tıkacının yerleştirilmesi genellikle hızlı, ağrısız ve anesteziye gerek duyulmayan bir işlemdir. Her göz kapağında bir adet gözyaşı kanalı bulunur. Punktum boyutları kişiden kişiye farklılık gösterebilmektedir, dolayısıyla doktorunuz size en uygun tıkaç boyutunu belirlemek için inceleme yapabilir. Doğru tıkaç boyutu belirlendikten sonra bazı durumlarda tıkacın yerleştirilmesini kolaylaştırmak için punktum belli bir miktar genişletilebilir. Sonrasında ise tıkaç, forseps veya benzeri bir aletle kanalın içine yerleştirilir.
- Entropion Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Entropion, göz kapağının içe doğru döndüğü bir göz problemidir. Göz kapağı içe doğru döndüğünde kirpikler ve deri gözle temas edeceğinden iritasyon ve rahatsızlığa sebep olabilir. Genellikle alt göz kapağında, nadiren de iki gözde birden görülen entropion, yaşlı insanları (60 yaş ve üstü) daha yaygın olarak etkileyen bir hastalıktır. Bu blog yazımızda “Entropion neden olur, entropion semptomları nelerdir ve entropion tedavisi nasıl olur?” gibi sorulara yanıt vereceğiz? Entropion Neden Olur? Entropion şu sebeplerden dolayı ortaya çıkabilir: Yaşlanma/Kas Zayıflaması: Yaşlandıkça göz kapağını yerinde tutan kaslar ve tendonlar zayıflar ve işlevini eskisi gibi yerine getiremez. Bu durum, entropionun en yaygın sebeplerindendir. Trahom: Afrika, Asya, Güney Amerika ve Ortadoğu’da sıklıkla görülen bir göz enfeksiyonu olan trahom, iç göz kapağında yaralanmaya neden olabilir. Bu da entropiona ve hatta körlüğe sebebiyet verebilir. Ameliyatlar ve Yara İzleri: Kimyasal yanıkların oluşturduğu yara izleri, travma veya ameliyatlar göz kapağının doğal kıvrımını bozabilir ve entropiona sebep olabilir. Konjenital sebepler: Nadir de olsa entropion, bebeklerde doğuştan görülebilir. Entropion Belirtileri Nelerdir? Entropionun belirtileri genellikle göz kapağının dış yüzeyinin ve kirpiklerin göz yüzeyine sürtünmesinden dolayı ortaya çıkar. Entropion problemi olan hastalarda göze yabancı cisim kaçmış hissi, gözlerin kızarması, iritasyon veya ağrı, ışığa ve rüzgara hassasiyet ve göz yaşarması gibi belirtiler gözlenir. Eğer gözlerde kızarma, görüşte azalma, ağrı veya ışık hassasiyeti gibi belirtiler hissediliyorsa ihmal etmeden uzman bir göz doktoruna başvurulmalıdır. Entropion Tedavisi Nasıl Olur? Göz damlaları ve yumuşak kontakt lensler gibi cerrahi olmayan tedavi yöntemleri kısa süreli olarak entropion belirtilerini hafifletmek için tercih edilse de entropionun kesin ve kalıcı çözümü cerrahi müdahaleden geçer. Lokal anestezi ile uygulanan göz kapağı ameliyatı, çoğu vaka için hastalığın tedavisinde yeterlidir. Entropion ameliyatı genelde göz kapağını eski halindeki gibi dışa doğru çevirmek için dikişler yerleştirilerek yapılır. Ameliyat sonrasında göz doktoru, bir süre gözü korumak için göz damlaları gibi çeşitli tedavi yöntemleri önerebilir. Entropiyon ameliyatı kalıcı olsa da bazı hastalarda yaşlanmaya ve cilt sarkmasına bağlı olarak birden fazla ameliyata ihtiyaç duyulabilir.
- Dijital Ekranlar Gözlerimizi Nasıl Etkiliyor? Göz Yorgunluğu Nedir?
Tıp literatüründe ‘‘astenopi’’ olarak bilinen göz yorgunluğu, göz sinirlerinin ve göze bağlı küçük kasların fazla çalışmasından kaynaklanan gözlerin yorulması durumudur. Göz yorgunluğu; uykusuzluk, beslenme eksikliği, çevre kirliliği ve kas gerginliği gibi birçok faktöre bağlı olarak gelişebilir. Uzun süreler boyunca okuma, dijital ekran kullanımı, ışık kaynaklarına maruz kalma, aralıksız araç kullanma gibi durumlar göz yorgunluğunun en yaygın sebeplerindendir. Dijital Göz Yorgunluğu Nedir? Teknoloji çağının hastalığı olarak da nitelendirilen dijital göz yorgunluğu, ekranlara uzun süre bakmaktan ve azalan göz kırpma sıklığından dolayı ortaya çıkan bir problemdir. Özellikle pandemi süreciyle birlikte çalışma şartlarının değişmesi ve evde daha fazla zaman geçirilmesi sonucunda ekran kullanımı da büyük ölçüde arttı. Bilgisayar, akıllı telefon, tablet gibi cihazlarla yapılan yoğun iş ve aktiviteler sonucu dijital göz yorgunluğu da sık sık görülen bir durum hâline geldi. Araştırmalar, dijital göz yorgunluğu hastalığının bilgisayar kullanıcılarının yaklaşık yüzde 90'ında ortaya çıktığını ve özellikle günde 7-8 saat gibi uzun süreler boyunca ekranlı cihazlarla çalışan veya vakit geçiren kişilerde daha sık görüldüğünü söylüyor. Bu durum, birçok kişide ekrana bakma süresi azaltıldığında hafiflerken özellikle altta yatan başka bir göz problemi olan kişilerde mevcut rahatsızlığın kötüye gitmesine sebep olarak göz sağlığını daha da bozabilmektedir. Dijital Göz Yorgunluğunun Belirtileri Nelerdir? Kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte en yaygın görülen göz yorgunluğu belirtileri şunlardır: Gözlerde yanma hissi Göz kızarıklığı Göz kuruluğu Alında ve göz çevresinde ağırlık hissi Bulanık görme, çift görme Göz kapaklarında ağırlık Boyun ve baş bölgesinde ağrı Işık hassasiyetinde artış Odaklanmada güçlük çekme Dijital Göz Yorgunluğu Tedavisi Nasıl Olur? Teknolojinin gelişmesiyle birlikte sıkça rastladığımız göz yorgunluğu, kişilere oldukça rahatsızlık veren bir durumdur ancak bu problemi yaşam tarzında yapılacak değişikliklerle tedavi etmek ve önlemek mümkündür. Gözleri dinlendirmek, uyku düzenine dikkat etmek, ekran ve gözler arasındaki mesafeyi doğru ayarlamak gibi bazı ufak değişiklikler dijital göz yorgunluğunu önemli derecede azaltabilir ve önleyebilir. Dijital göz yorgunluğunun tedavisi için önerilen bazı yöntemler şunlardır: 20-20-20 kuralı: Gözleri düzenli olarak dinlendirmek göz yorgunluğunu önlemek için oldukça önemlidir. Dijital ekranlara uzun süreli maruz kalanlar 20 dakika ekrana baktıktan sonra 20 saniye boyunca 20 fit (6 metre) uzaklıktaki bir cisme bakarak gözlerini dinlendirebilir. Göz kırpma sıklığına ve uzunluğuna dikkat etmek de oldukça önemlidir. Dijital ekranlara bakmak, farkında olmadan daha seyrek ve kısa göz kırpmaya sebep olabilir. Bu durumun farkında olmak ve normal sıklıkta, daha uzun süreli göz kırpmak gözlerin nemlenmesini sağlar ve kurumasını engeller. Dijital ekranların ortak özelliği hepsinin mavi ışık yaymasıdır. Ekran filtresi kullanarak, mavi ışığın etkilerini azaltıp gözleri yormadan daha rahat bir şekilde çalışılabilir. Araştırmalar, uyku öncesinde mavi ışığa maruz kalmanın vücutta uyku hormonunun daha az salgılanmasına sebep olduğunu gösteriyor. Bu nedenle uyumadan önceki süreçte dijital ekran kullanımından kaçınılmalıdır. Böylece kaliteli ve yeterli bir uyku ile göz yorgunluğunun önüne geçilebilir. Bilgisayar, telefon, tablet gibi dijital ekranlara bakarken ekran parlaklığı gözü yormayacak şekilde ayarlanabilir. Ekran ve gözler arasındaki mesafenin ortalama 50 cm’den az olmaması odaklanmayı kolaylaştıracaktır. Uzman bir göz doktoru tarafından önerilen damlalar ve jeller ile göz yüzeyinin nemli kalması sağlanabilir ve göz kuruluğunun önüne geçilebilir.
- Konjonktivit Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
Konjonktivit veya halk arasında bilinen adıyla kırmızı göz hastalığı, göz akını ve göz kapağını örten şeffaf zarın iltihaplanması sonucunda meydana gelen bir göz hastalığıdır. Konjonktivit Çeşitleri ve Sebepleri Nelerdir? Konjonktivit, hastalığın sebebine göre üç ana başlığa (viral konjonktivit, bakteriyel konjonktivit ve alerjik konjonktivit) ayrılmaktadır. Viral konjonktivit , bu hastalığın en yaygın görülen çeşididir ve virüslerden (özellikle nezleye sebep olabilen adenovirüs gibi) kaynaklanmaktadır. Viral konjonktivit temas yoluyla oldukça kolay bir şekilde yayılabildiğinden okul ve kreş gibi toplu ortamlarda salgına dönüşebilme riski yüksektir. Bakteriyel konjonktivit , viral konjonktivite göre daha az sıklıkta görülse bile yine de bulaşıcıdır ve genelde temas yoluyla bulaşan bir konjonktivit çeşididir. Kişisel hijyene (özellikle el ve göz) özen göstermemek, yanlış kontakt lens kullanımı, kontamine olmuş makyaj malzemeleri ve kalabalık ortamlarda bulunmak bakteriyel konjonktivite sebep olabilir. Alerjik konjonktivit , gözlerin duman, parfüm, kontakt lens, evcil hayvan tüyü gibi normalde zararsız maddelerle teması sonrasında alerjik reaksiyon göstermesi sebebiyle meydana gelmektedir. Göz alerjisi olarak da bilinen alerjik konjonktivit, diğer konjonktivit çeşitlerinin aksine bulaşıcı değildir. Konjonktivit Belirtileri Nelerdir? Hastalığın belirtileri, konjonktivitin sebebine ve şiddetine bağlı olarak değişebilir ancak en sık görülen belirtiler arasında şunlar yer alır: Gözlerde kızarıklık, kaşıntı ve yanma hissi Gözlerde sulanma, akıntı ve şişlik Göz kapaklarında yapışkan bir madde oluşması Gözlerde hassasiyet ve ışığa karşı duyarlılık Bulanık veya çift görme Konjonktivit Tanısı Nasıl Konulur? Konjonktivit tanısı genellikle kapsamlı bir göz muayenesi ve belirtilerin ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesi sonucunda konulur. Uzman göz doktoru, gözleri muayene ederek hangi tip konjonktivit olduğunu tespit edebilir. Gerekli görülen durumlarda göz akıntısı örneği alınarak ileri laboratuvar tetkikleri yapılabilir. Konjonktivit Nasıl Tedavi Edilir? Konjonktivit tedavisi, hastalığın nedenine ve şiddetine bağlı olarak değişebilir. Alerjiye sebep olan etken maddelerden uzak durarak ve bazı ilaçlı tedaviler ile bu hastalığın önüne geçilebilir ancak bu ilaçlar, mutlaka göz doktorunun denetimi ve takibi altında kullanılmalıdır. Viral konjonktivit genellikle kendiliğinden iyileşir ve tedaviye gerek duyulmaz ancak semptomları hafifletmek için doktorun önerdiği göz damlaları veya merhemler kullanılabilir. Bakteriyel konjonktivit tedavisi genellikle antibiyotik ilaçlar kullanılarak yapılır. Kişisel hijyene özen göstermek, gözleri temizlemek ve gözlerle temas edebilecek makyaj fırçası ve havlu gibi kişisel eşyaları paylaşmamak da enfeksiyonun yayılmasını engellemek için önemlidir.Alerjik konjonktivit tedavisinde reaksiyona sebep olan alerjenlerin ne olduğunu anlamak ve onlardan uzak durmak en etkili tedavi yöntemidir. Ayrıca semptomları hafifletmek için antihistaminik ilaçlar kullanılabilir. Göz damlaları veya kortikosteroid ilaçlar da semptomları azaltabilir. Konjonktivit, gözlerde kızarıklık, kaşıntı ve sulanma gibi belirtilerle kendini gösteren, kişilerin hayat kalitesini olumsuz etkileyen bir göz hastalığıdır. Doktorunuzun önerilerine uyarak, doğru tedavi ve alınacak bazı önlemlerle hastalığın yayılmasını önleyebilir ve semptomları hafifletebilirsiniz.